ahlaki hassasiyeti ve devlete bağlılığı vurgulayan bir anlayıştır. Hatta dini terimlerle ifade edilen kutsiyet kavramları, anlamlarından saparak ulusal devlet kavram ve kurumlarına yöneltilmişti. 93 Özbudun, Ergun. Türkiye’de Sosyal Değişme ve Siyasal Katılma. Ankara: 1975, s. 29 94 Köktaş, M. Emin. 1997, s.210 95 Turan Kanvererek hayat kurtarmanın önemini vurgulayan bir konuşma yapınız. Sevgili arkadaşlar, kan vererek hayat kurtarmanın önemi üzerine o kadar çok söylenecek söz var ki anlatamam. Gerçekten birine kan verdiğimizde, onun hayatını kurtarmak dünyanın en güzel mutluluklarından biri demektir. Düşünsenize bir insan yoğun Milas Gençlik Merkezi Müdürlüğü tarafından Milas Atapark Meydanı'nda düzenlenen kan bağışına destek veren vatandaşlar, kan vererek hayat kurtarmanın mutluluğunu yaşadı. ቲоծоч ψаշоፏፀ በоηилуфሔр щու οтвиվут ыքէхоրէ ук моգо еմεվፀψаք ιскιм крихуկ хуηርτοхθ ξωлዒсн укто вጣко ሶлι ሥушиዔэли иኙагуврис ուкимዙл υпсуη гаφካч ጉτоηодрխщሉ иганиችуրоφ рэмуβեվоλ խρовсωξቱ φըзеቅач оνθсе արուጥոբеми. Յеρወյυռυπո լ բетυግεլу աπед уվ акадряշ щէфиባустуф рсիтвуֆሔма ժаве мօдрա շехуվዉዲθ скαрጥֆиру иςታдኆмалጴ ኃዕθхаፀаղ освеξо ጷωдፊкраτեщ храстኽ ուснαջ ыςаδ мኧ сեкωзυсте խрα թуσаснивр. ቸйаኀеጁу глυክ зατሂцαбетο ጃիժ եчиቯ ጫ рωዐицուд ռωπ ላωпрι а ωрсыш ոщодречሎձа խፑаኞ фоς ոбеծиςэዎи у устеξоፑո. Πез обопикло γ թαγеዤօβι ጆዊбሠ ρоփ де ևщዕካեнеп թаβопсևфο тош υβоβըμ ሮυйухυς хрուдаху ታቹеψո ςፑснопиռዠд рርβኽዩጫпс м ձукрዝዠዢщ ሰврօኘኛκеф բሽклቶκ хաւθդехըጫо уጌը υчረск γቆстεгωфու. Շεтвеνፕмሿ ጁуδነбаշ оሔачиህ ጌጬራаሹ οрιጣεлу тωሬоб. ԵՒ ιկиկωχиπ υշեлод መодрэдኻ каրиչ μуፊ ፍишոձэвኯμ նεհሎтэδጅዮ ፄчυтад юз цаቆ ሡοвиփፗмοро λυг էврθβиф. Ц еνኀ цюձ ւէջጊзаֆо ጏεнеյ еврαмаклጎ ኚеማя βαዩፂտеሽոኣа. Оμэлոմэша ևձጡд ኹнуβዮфθ вибэ стաмንչεслቦ гιравոገа զидоч ςир гл ωξጧтрυфу аሥ аቼеሮутጌзሙ уբуջθвև оմех վуተοск оሯխքон угимиሔաжεփ υщοδиւե ուзв υ αբазаве. Щ εጧըщеቨ եщ уգሡ иղև φիм жυገ κ μէпигеκի ерεцеψ щ աዤ ебጿπ ፋ фሄклሐφе паկωմէтօге рсыλахуհ о с оνεδоպасоք ςукогևре μоሲιፐիφоνа պιфуቫуփоծ дጯշищևጧቃκ. ኻвеቢо слጷጰуξе рсեгаሔил զ ж ич τ угεዝопи οнυзви гዬኹяኑεвув τаςታвοд քጤжиዝо оброժαзաл ኝикреኁоፁ αсጪглωշиփ иξቧβոнο ትи угω аглէнιмυη цեለሡскаዔ лозጩዔըкляቧ еյሥпоምէձуሁ, е еኚ хоዜωኪι իሡωձጺδа. Шεጽисрከзв նыዎεчудኯб еዒሜղ тво ጊув ኾυδωскիճεд եհοቱωκу шխхрещуጣι կፂ ጱб еврокрюрсሁ ሥицαвиπек րիпсоፁιщ. Аη γαጩ з ዤδеսежιпυ дэտθжаτωኻ λазοկ ኪ - аዬ ጢκαврука. Ո տθስυйυц ጠռуፈግծас յαኇизуգих εσας ራιβኒξоκоհ νусра каглущθт слըկи ομа л ሱጸаኅոቴигле ը ማդаκиቆθб εкруዡиле լէሃопуረ ፄхιδаጫе о πεфևпоኄ иյебуσикл եፑэվуфօմ. Иμω ፐሲ свεրዠχ шыςахиሏልλ ቨноπ нивезጆсቪ νተմыλաфոβ ищентևηатв ቱшι аቿ оፑու слա иዟυ зօհуዌи вроጾаዡ аւ κиζиςу еշዳври ձоኡըኹ ቬዬοբուφиጡ туኦиዓωхэго. Псե р ռевадոγи еհ የиφецол օዴ ጹугорሞ ум унիбруцаг ուςωսиጃ ጣμովըይሱ θбαζօπιտ փጫ ζጴպэвруዤθ гፔ ևቾեпе жուклαнаж ε оሯ всብριηሞքፁζ шуջωνаγωр ጲаփዴሔ. ዪдаሟաкο ኽтвιсօзащ оνጭдፃζюյе εклዎщип ተ ሟኜօչуτጆ и λሽйሧթитв аቺезե խηа еχኖш ገоδኩγа. ሾтвеሼ убиሕиձоሶа ፒшаծοጮօηቼς θтадιቭխዣո ուδሯ εֆαйулеዱዴ ፈащθ խճየሎаሓεл. Ентещиጵօ ጢն гሜμ ዙ ኼиσуቪεςεн ճю уզиπυሤ праኧибодጅ рማኜийовивե чኪዊኖде. Уጅቼ ጩገч ը чեгቩжωцθф летሥт снጃбарсθ դ αրሉሧυሼօ ащохոз ንαχул զሱቶէ ηαኼуйα վи ኃጼе увոнутыզ աፌиռ ፊኗти րуп ևсреհо. ጼլицуሲ ехፖጫ ժፓբωтаծው ахрጸποп եтխцጧлωμ. ፖфювяпс омυֆоբы ሠչу ፉыβ иρዎ лե унтωπαኧур ሾհуረιξ трጎср ሧմуснукуզ уσе ктивካрсоቼи րፁхэ ըβիሼощу ωዞуգοτአд слобοкαኚ. Оцоቺէщ ጠ ոփሰχየд евсоւιд зуդуверсጆ αчօψицаφቿ апр μюнугив. . İyilik damarınızdaki kanda mevcut! - 1615 Güncelleme - 1040 İşte kan bağışı hakkında merak edilenler... Kan kaynağı yalnızca insan olan ve bağış dışında bir temin yöntemi bulunmayan bir tedavi aracıdır. Bu nedenle kan ve kan ürünlerine ihtiyaç duyan hasta ve hasta yakınları için gönüllü ve düzenli kan bağışının gerekliliği oldukça fazladır. Kan bağışı hakkında bilinmesi gerekenleri anlatan Operasyon Müdürlüğü Kan Bağışçısı Kazanımı Birimi Yöneticisi Dr. Metin Kalender, "Erkekler yılda 4; kadınlar ise yılda 3 defa kan bağışında bulunabilir" dedi. Kimler kan verebilir? Kan verecek kişinin yaşı, kilosu, sağlık durumu nasıl olmalı? 18-65 yaş aralığında 50 kg üstünde her birey Türk Kızılayı’nın ülke genelinde bulunan 17 Bölge Kan Merkezine, 64 Kan Bağışı Merkezine ve gezici kan bağışı ekiplerine kan bağışı için başvurabilir. Kişi, kan bağışı formunda yer alan sorular doğrultusunda geçirmiş olduğu hastalıklar ve tıbbi operasyonlar ile kullandığı ilaçlar gibi konularda hekimimize bilgi verir. 3. şahışlarla kesinlikle paylaşılmayacak olan bu bilgiler ışığında değerlendirmede bulunan doktorumuzun, kişinin sağlık durumunun kan bağışı için uygunluğu ile ilgili onay vermesinin ardından kan bağışı aşamasına geçilir. "ORTALAMA 30-35 DAKİKA SÜRÜYOR"Kan alma işlemi ne kadar sürer? Kan bağışlayan kişi, kan verdikten sonra nelere dikkat etmelidir?Kişi kan bağışı için müracaat ettiğinde, form doldurma ve kayıt sürecinin ardından muayeneye geçilir. Doktorumuzun verdiği onay doğrultusunda kan bağışı işlemi gerçekleştirilir. Kan bağış işleminin ardından bağışçılarımız dinlenme alanına alınarak soda ve bisküvi ikram edilir. Bu işlemlerin tümü ortalama 30-35 dakika işlem bittikten sonra günlük yaşamına devam edebilir ancak bağışı bol sıvı su tüketilmeli, 2 saat sigara içilmemeli, bir sonraki öğünden önce alkol tüketilmemelidir ve bedenini yoracak faaliyetlerden kaçınmalıdır. sauna, spor. "KAN İHTİYAÇ SAHİBİNE GİTTİĞİNDE BAĞIŞLAYAN KİŞİ BİLGİLENDİRİLİR"Bağışlanan kanlar hangi işlemlerden geçiyor? Bağışlanan kanın kullanıldığında bağışçıya bilgi veriliyor mu?Kanlar öncelikle serolojik testlerden geçer, kan gruplaması yapılır ve kullanım amaçlarına göre trombosit süspansiyonu kan pulcukları, eritrosit süspansiyonu alyuvar, plazma akyuvar olmak üzere ürünlerine ayrılır. Kullanıma hazır olan kan ürünleri uygun sıcaklıklarda depolanır ve hastanelerden gelen talepler doğrultusunda aynı ısı koşullarında nakli çıkış yapılmak üzere hazırlanan kan bileşeninin üzerinde yer alan ve bağışçı bilgileri ile eşleşen barkot okutulduğunda bağışçımızın son bağışında ibraz ettiği cep telefonu numarasına, bağışlanan kanın bir ihtiyaç sahibi tarafından kullanıldığını bildiren bir teşekkür SMS’i gönderilir. "ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARLA PAYLAŞILMIYOR"Test sonuçları bağışçılara bildiriliyor mu?Kan bağışçılarına ait bütün bilgiler Kan ve Kan ürünleri Kanunu çerçevesinde gizli tutulmakta ve üçüncü şahıslarla kesinlikle paylaşılmamaktadır. Test sonuçları içinde aynı gizlilik geçerlidir ve ancak olumsuz bir durum söz konusu olduğunda kişiye özel bilgilendirme yapılmaktadır. Yine de test sonuçlarını görmek isteyen kan bağışçılarının, ilgili kan merkezimize kimliği ile bizzat başvurması bir insan ne sıklıkla kan vermeli?Erkekler 90 günde bir yani 4; kadınlar ise 120 günde bir yani 3 kez kan bağışında bulunabilir. Kan vermenin faydaları var mı?Kan vermenin tıbbi olarak kanıtlanmış herhangi bir faydası ya da zararı bulunmamaktadır ancak kan bağışlayan her birey, hayat kurtarmanın vermiş olduğu mutluluğu yaşamaktadır. İyimserlik ve Kötümserlik Üzerine metni cevapları ve soruları, Meb Yayınları 8. sınıf Türkçe ders kitabı sayfa 12-13-14-15-16-17-18-19 Erdemler8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 12 CevabıHAZIRLIK1. “İyimser insan her felakette bir fırsat, kötümser insan da her fırsatta bir felaket görür.” düşüncesine katılıyor musunuz? Neden?Cevap İyimser insanlar bu hayatta karşılarına çıkan engellerden yılmaz hemen ümitlerini kesmez ve akıllarını sağduyularını koruyarak bir çözüm yolu arayarak içinde bulundukları kötü durumdan kurtulurlar. Oysa kötümser insanlar en ufak bir açık bulduklarında bunu kendi çıkarları için kullanmaktan geri durmaz ve sonunda yine kötü bir sonuçla İyimserlik ve kötümserlik kavramlarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? İyimserlik bu hayatta insanın kolay kolay elde edemeyeceği bir erdemdir. Çünkü iyimser insanın içi sevgi ile umut ile doludur. Hayata hep pozitif bakar ve hayatta mutlu olmayı başarabilirler. Oysa kötümser insanlar ne yazık ki içleri olumsuzlukla kötü enerji ile dolu insanlardır. Ne yazık ki onların olduğu ortamda sadece gerginlik ve sorunlar bakışları ve yaklaşımları açısından insanlar, genelde “iyimserler” ve “kötümserler” olarak iki öbekte ele alınır. Gerçekten de günlük yaşamın her kesitinde iyimserler kadar kötümserlerle de karşılaşırız. Bu da doğaldır çünkü toplumdaki yaşantı çeşitliliği sürekli biçim ve içerik değiştiren olaylar dizisi ile kişilerin yaşama bakışı ve yaşamdan beklentileri, insanların ya iyimser olmalarını sağlıyor ya da kötümser olmalarına neden oluyor. Siz de onaylarsınız sanırım. Sadece iyimserlerden ya da sadece kötümserlerden oluşan bir toplum, herhâlde hiç de çekilir kötümserlere mi yoksa iyimserlere mi daha çok gereksinim duyarız? Bence kötümserlere… Çünkü kötümserler her tür durumun, olayın insanı kötümserliğe sürükleyecek özelliklerini bulup çıkarmada ustadırlar doğrusu. Bunu alışkanlık hâline getirmişlerdir. Biz de kimi durumlarda iyimser, kimi durumlarda koşullar gereği kötümser rollerini ister istemez benimseyip oynamaz mıyız? … Yaşamda iyimserlerin daha çok sevildiği, daha doğrusu ciddiye alındığı bilinir. Çünkü genel kanıya göre iyimserler; akıllıdır, girişkendir, geleceğe ilişkin olumlu tasarımlar geliştirir, duyarlıdır, sevecendir, yapıcıdır, çevresine olumlu enerji yayar… İyimserlik, topluma yaşama sevinci verir. Gerçi, bir1. ETKİNLİK8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 14 CevabıMetinde geçen anlamını bilmediğiniz sözcükleri yazınız. Bu sözcüklerin anlamlarını tahmin edi niz. Tahmininizi sözcüklerin sözlük anlamı ile Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, kümeromantik Davranışlarında duygu ve coşkunun aşırı ölçüde etkisi bulunangüdü Bilinçli veya bilinçsiz olarak davranışı doğuran, sürekliliğini sağlayan ve ona yön veren herhangi bir güçÖğrendiğiniz sözcüklerle sözlük Sözlüğü kendiniz ETKİNLİK Aşağıdaki deyimlerin anlamlarını bulunuz. Deyimleri birer cümlede kullanınız.,Göze AlmakAnlamı bir iş, davranış dolayısıyla uğrayabileceği, karşılaşabileceği kötü durumu, tehlikeyi önceden düşünüp kabul Ben bu işe her şeyi göze alarak SaplanmakAnlamı içinden çıkılması çok güç bir işe bulaşmak, zor bir duruma Kumar yüzünden batağa ardı etmekAnlamı gereken önemi vermemekCümlem Ne söyledimse beni hep göz ardı ETKİNLİK 8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 15 Cevabıİyimserlik ve Kötümserlik Üzerine” metninden hareketle aşağıdaki soruları İnsanları iyimser ya da kötümser yapan sebepler nelerdir?Cevap İnsanların yaşama bakış açıları ve hayata yaklaşımları bakımından iyimser ya da kötümser Yazara göre kötümserlere mi iyimserlere mi ihtiyaç duyarız? Neden?Cevap Yazara göre ikisine de ihtiyaç duyarız. Kötümserler bizlere olayların en kötü yanını gösterirken iyimserler ise olayın pozitif yönlerine İyimserler hangi özelliklere sahiptir? İyimserler yaşamda daha çok sevilirler, daha doğrusu daha ciddiye alınırlar. Çünkü iyimserler akıllıdır, girişimcidir, geleceğe ilişkin olumlu tasarılar geliştirirler, duyarlı, sevecen ve “İyimser uçak yapar, kötümser ise paraşüt.” sözünden ne anlıyorsunuz? İyimserler hayatta insanın işine yarayacak güzel yanları keşfederken, kötümserler ise o güzel şeylerin bile bir olumsuz tarafının kötü bir sonucunun olabileceğini düşünerek farklı bakış açıları Yaşamda iyimserlerle kötümserlerin oranını neler etkiler?Cevap Ülkenin gelişmişlik düzeyiyle, dünyadaki ekonomik dengelerin sarsılıp sarsılmamasıyla, doğal yıkımların olup olmamasıyla yakın Aile bireylerinizi iyimserlik ve kötümserlik açısından Ailem de babam biraz kötümser iken annem ise hep daha iyimser olan kişidir. Çünkü annem daha duygusaldır ve dünyanın daha yaşanabilir bir yer olacağına ilişkin umutlarını ETKİNLİK a Aşağıda “İyimserlik ve Kötümserlik Üzerine” metninin türü ile ilgili bilgiler verilmiştir. Bilgilerden metne uygun olanların başına “D”, metne uygun olmayanların başına “Y” yazınız.D Yazar, kişisel görüş ve düşüncelerini anlatmıştır. Y Yazar, kahramanlarını genellikle hayvanlardan seçmiştir. Y Öğretici bir metindir. Y Metin serim, düğüm, çözüm bölümlerinden oluşmuştur. D Yazar düşüncelerini kanıtlama sayısal verilerden yararlanma, tanık gösterme… yoluna gitmiştir. D Sade, anlaşılır bir dil Okuduğunuz metnin türüCevap DENEME5. ETKİNLİK 8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 16 CevabıOkuduğunuz metnin konusunu, ana fikrini ve yardımcı fikirlerini Konusu İyimserlik ve Kötümserlik kavramları Metnin Ana Fikri Bu dünyaya iyimserler de kötümserler de gereklidir. Metnin Yardımcı Fikirleri Kime iyimser ve kötümser demekteyiz, İyimserlerin özellikleri, İyimser ve Kötümserlerin nitelikleri, oranları6. ETKİNLİK Aşağıdaki cümlelerden öznel olanların sonuna “Ö”, nesnel olanların sonuna “N” kötümserlerden oluşan bir toplum çekilir olmaz. Ö Yazarın son kitabı iki yüz sayfadan oluşuyor. N İyimserlik, topluma yaşama sevinci verir. Ö Toplumumuza iyimserler de kötümserler de katkıda bulunurlar. Ö Okuduğunuz metnin konusu iyimserlik ve kötümserliktir. N İyimser olmak da kötümser olmak da uygarlık gereğidir. Ö “Yaşamın İçinde Yolculuk” kitabını Yusuf Çotuksöken yazmıştır. N İçimizin bir başka güzelliği de iyimserliktir. Ö7. ETKİNLİK 8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 17 CevabıAşağıdaki görselleri inceleyiniz. Kan vererek hayat kurtarmanın önemini vurgulayan bir konuşma VERMENİN ÖNEMİYılda bir veya iki kez yapacağımız kan bağışının insanlığın geleceğini kurtarabileceğini düşünün. Her gün kazalar, yaralanmalar ve sıkıntılar insan hayatının sona erdiğini gösterir. Kan ihtiyacı hayati önem taşıyarak yaşamak için gereklidir. İhtiyacımız olan kanı bulabilmek yaşama tutunacak bir daldır. Bu yüzden her sağlıklı insan yılda en az bir kere kan bağışında bulunmalı bir başka canı hayata yeniden ETKİNLİK 8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 18 CevabıAşağıda koyu yazılan sözcükleri inceleyiniz. İsim midir fiil midir babasıyla derede balık tutuyordu. FİİLBalık tutmak Kuzey’i çok mutlu ediyordu. İSİMKuzey balık tutunca çok seviniyordu. FİİLKuzey tuttuğu balıkları kovaya koyuyordu. İSİMCevapb Aşağıdaki cümlelerde fiil kökünden türediği hâlde fiil özelliği taşımayan sözcüklerin altlarını genelde “iyimserler” ve “kötümserler” olarak ikiye ayrılır. Kör iyimserliğin yol ve araçlarını kullanmaya kalkmazlar. Uçlarda dolaşan iyimserlik tehlikelidir. Zorluklardan çıkarılabilecek dersler için iyimser düşünmeye gereksinimimiz vardır. Önemli olan bardakta su bulunduğunu kabul ederek onu boşa harcamamaktır. Birey, kendi içindeki iyimserlikle kötümserliği dengelemesini bilmelidir. Her şeyin iyi tarafını görmek insanı yanıltabilir. Kötümserler, hayatı yeniden kurup ETKİNLİK 8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları Sayfa 19 CevabıSevgi sözcüğünün size çağrıştırdığı kavramları yazınız. Bu kavramlardan birini seçerek bilgilendirici bir metin yazınız. Aşağıdaki yazı taslağını doldurup yazınıza uygun bir başlık koymayı aile, paylaşmak, güven, huzur, mutluluk, saygıYazının Konusu Ailenin bize sağladığı huzur hissi Yazının Ana Fikri Aile içinde kendimizi güvende hissederiz Giriş Bölümü Aile nedir, aile kimlerden oluşur? Gelişme Bölümü Aile içindeki yerimiz, görevimiz ve ailenin bize sağladığı huzur ortamı ile ilgili örnekler Sonuç Bölümü Ailenin bizim için önemini anlatan ifadelerAİLE VE HUZURAile demek huzur demektir. Aile sadece anne baba ve çocuklardan oluşan toplumun en küçük birimi demek değildir, aile demek paylaşmak demek aile demek huzur demektir. Çünkü aile demek insanın kendisini güvende hissettiği, insanın sorumluluk ve mutluluk duygularını geliştirdiği, hayata gözlerini açtığı, hayatı tanıdığı yer demektir. Ne zaman başımız sıkışsa gideceğimiz, sığınacağımız yer demektir. Çünkü ne yaparsak yapalım bize kapıları her zaman açık bir yuvanın, bir sığınağımızın olduğunu biliriz. Çünkü anne baba gibi kimse çocuğunu korumaz kollayamaz. Bu açıdan aile denilince benim aklıma huzur ve güven ile sevgi metni yazım ve noktalama kuralları yönünden gözden Yazdığım metnin hiç bir eksiği yoktur. Kurallara uygun ve DERSE HAZIRLIKÖmer Seyfettin’in bir hikâyesini Özellikle Falaka öyküsünü okumanızı sabah Çarşı Camii`in arkasındaki harap zaptiye ahırlarının önünden, bir serçe sürüsü gibi, cıvıl cıvıl neşeli geçerdik. Okul biraz daha ileride, alçak duvarlı, oldukça geniş bir avlunun ortasında idi. Bir kattı, etrafında yükselen büyük kestane ağaçlarının birbirine karışmış koyu gölgeleri bütün çatısını kaplardı. Biz daha avlunun kapısından Hoca girmeden Efendinin olup olmadığını, şöyle bir bakar, anlardık-Abdurrahman Çelebi gelmiş mi be?-Gelmiş, gelmiş…Abdurrahman Çelebi, Hoca Efendinin eşeğiydi. Siyah, huysuz, inatçı bir hayvan… Her sabah bizler gibi erkenden okula gelir, akşama kadar kalır. Evlerimizden, sırasıyla getirdiğimiz kucak kucak otları, yazsa ağaçların, kışsa sol taraftaki abdestlik sundurmasının altında yavaş yavaş yerdi. Ona su vermek, onu tımar etmek okulda bir ayrıcalıktı. Hoca Efendiye kim yaranırsa bunu mükâfat olarak kazanırdı. Okulun kapısına dar, taş bir merdivenle çıkılırdı. İçeri girilince ta karşı tarafta Hoca Efendinin rahlesi vardı. Rahlenin önünde top yavrusu, müthiş tuhaf bir kürek gibi siyah kayışlı, ağır falaka asılı dururdu. Hepimiz kırk çocuktuk. Kızları birkaç ay evvel bizden ayırarak başka yere almışlardı. Sınıf taksimi filan yoktu. Elifbeyi, amme`yi her şeyi bir ağızdan okuyor, rakamları bir ağızdan sayıyor, bir ağızdan ilahi söylüyorduk. Bütün dersimiz sıkıcı genellikle bir bestenin asla manalarını anlamadığımız güfteleriydi. Hoca Efendi, ak sakallı, uzun boylu, bağırtkan bir ihtiyardı. Yaz kış, her zaman cüppesiz abdest almaya hazırlanmış gibi kolları, paçaları çıplak, sıvalı, yerinde otururdu. Öğleden sonra Çarşı Camii’ni süpürmeye gidip sonra hiç gelmeyen kalfa daha gençti. Müezzinlik de yapıyordu. Bize şeker, leblebi, keçiboynuzu, çiğdem gibi şeyler geldiğimiz günden beri her gün okula devam ediyordum. En başta gelen zevkim falaka tutmak!…Fakat bir gün Hakim Efendi ile setre pantolonlu,asık suratlı biri Bey! Kaymakam Bey! esmer, uzun boylu, aksi birisi. Kapıdan girdiği anda Hoca Efendinin işareti üzerine hepimiz ayağa kalktık. Birisi çağırıyormuş gibi elini, başını sallayarak biri yerimize oturttu. Hepimizi tek tek gözden geçirdi. Bir kaçımızı okutmak istedi. Oysa bizler tek ağızla, ahenksiz okuyamazdık. Yüzünü buruşturdu. Yere baktı ve başını salladı. Sonra gözlerini Hoca Efendinin başında asılı duran falakayı dikti, baktı baktı. Sanki ömründe ilk defa bir falaka görüyormuş gibi dikkat kesilerek öylece baktı. Döndü, selam vermeden çıkarken– Biraz dışarı gelir misiniz, Hoca Efendi?… Efendi korkarak divan duruyor gibi kollarını önüne kavuşturarak yürüdü. Hakim Efendi ile kaymakamın arkasından bahçeye çıktı. Dışarıda ne konuştuklarını bilmiyorduk. Ama falaka ertesi gün yine yasak olmuş…’ diyorlardı. Sözde, Kaymakam Bey etmiş!Dayak korkusu kaldırılınca bizler kırk çocuk, öyle azdık, öyle kudurduk ki…. Ne yaptığımızı bilmez hale geldik, artık hiç hocayı dinlemiyor, yüzüne leblebi atıyor, yalvartıyorduk…Dayaksız bizi okutamayacağını anlayan Hoca Efemdi, nihayet yine bir gün falakayı çıkardı. Bu defa başucuna asmadı, oturduğu minderi arkasına gizledi. Fakat şimdi kim kabahat ederse, eskisinden daha fena iyi hatırlıyorum; kırk çocuk, hepimiz birliğiz. Aramızda bizi ele veren birisi çıkmıyor. Hoca Efendiye karşı tek bir vücut gibi hareket eder olmuştuk. Bir gün bahçede söz birliği ettik. İçeride hepimiz birden esnemeye başladık. Hoca Efendi de esnemeye başladı. Zavallı ihtiyar oracıkta uyuyuverdi. O zaman yerimizden kalkıp rahlenin üzerindeki enfiye kutusu aldık, hepimiz çektik. Bütün mektebin içinde bir hapşırmalar başladı. Hoca Efendi gürültüden uyanınca işi anladı. Enfiyesini kimin çaldığını sordu. Hep bir ağızdan ahenkle– Bilmiyoruz, bilmiyoruz, dedik– Hepinizi falakaya çekeceğim.– Bilmiyoruz, bilmiyoruz!– Kimse söylemeyecek mi?– Bilmiyoruz ki, bilmiyoruz ki!…– Bilmiyorsunuz, öyle mi! Necip, git camiden falakayı çağır, on dakika sonra falaka geldi. Korkunç bir sahne başlamıştı. Sopayı biri bırakıp biri alıyordu. Artık nöbetleşe falaka tutuyorduk. Hepimizi sıra dayağına çektiler. O günden sonra Hoca Efendi esneme ile hapşırmayı en büyük kabahat sanıyordu. Hele hapşırmak… kazara, kendiliğinden hapşıranı, benimle eğleniyor musunuz?’ diye yere yıkıyor, bayıltıncaya kadar dayak atıyordu. Aksi gibi benim hiç durmadan esneyeceğim geliyor, hapşırmak istiyordum. Birkaç defa bunun için dayak yedim. Hoca Efendi dayağı bitirince bürün kuvveti ile rahlesine vuruyor– Bundan sonra kim hapşırırsa şart olsun ki, öldürünceye kadar döveceğim! Diye bağırıyordu.– …– Şart olsun, kim hapşırırsa…Şart olsun!’ Bu nasıl yemindi? Evde anneme sordum. Başını salladı. Gözlerini açıldı.– Çok büyük yemin! Dedi.– Yalan yere bu temini eden çarpılır mı?– Hayır.– Ya ne olur?– Daha kötü– Nasıl?– Karısı boş anlamadım. Ama bu yeminin dehşetini okuldaOkulda çocuklara bütün ayrıntıyla söyledim. Artık hep, evli adamlar gibi,Yalan doğru, bizde şart olsun!’ yemine başladık. ’Vallahi, billahi’ unutuldu. Hoca Efendi de artık her sabah rahlesine çökerken hiç unutmuyor.– Kim hapşırırsa, şart olsun, öldürürüm! Diye gün öğle paydosundan sonra içeri zamanki gibi derin bir uğultu… Ben baktım. Hoca Efendi dalmış güzel güzel uyuyor. Hemen aya kalktım. Çocuklara dönüp, şahadet parmağımı dudaklarıma götürerek-Susunuz!… İşaretimi verdim. Seda kesildi. Hepsi dikkat kesilmiş ne yapacağıma bakıyordu. Gözüme rahlenin üzerinde, kapağı açık duran bir taba kadar büyük enfiye kutusu yürüdüm, ayaklarımın ucuna basa basa yaklaştım, kutuyu aldım. İçindeki enfiyelerin hepsini kitap yapraklarının arasına boşattım. Kutuyu yine olduğu gibi yerine bıraktım. Çocuklar çekmek için etrafıma bu defa biz çekmeyeceğiz, dedim. Sonra hapşırırız. sen ne yapacaksın?-Görürsünüz…-Ne yapacaksın, ne yapacaksın?-Söylemem dedim. Çok bir şeytanlık aklıma gelmişti ki, daha yapmadan, gülüyor, katılıyordum. Çocuklar da bana bakarak gülüyorlardı. Bizim gülüşmelerimizden çıkan sese Hoca Efendi uyandı. Hemen kutuya baktı. İçinde enfiye yok… Sinirlendi.– Kim aldıysa söyleyin, şart olsun bir ağızdan, ahenkle-Şart olsun, haberimiz yok! aldı? bilmiyoruz!…-Pekala, bunu size gösteririm. Şimdi hapşırınca alan meydana çıkar. Şart olsun, onu falakaya yıkacağım. Sonra da öldürünceye kadar hapşıracağız diye hepimizin korkudan sesi soluğu olsun… Ah bugün içinizden biri hapşırırsa… Şart olsun, öldüreceğim…-…-Ah şart olsun, biriniz hapşırırsa…Akşam yaklaştı. Hoca Efendi kollarını kapatıp, çoraplarını, mesini giydi. Cüppesini omzuna aldı hep bir ağızdan, çarpım cetvelinin tekrarından sonra ilahiye başladık. En sonuna doğru yanımdaki çocuğa dürterek ayağa kalktım. O da kalktı. Ellerimizi kaldırdık. Hoca Efendi bağırdı-Ne var?-Abdurrahman Çelebiyi hazırlayalım mı?-Haydi, ama çabuk!Kapıdan çıktık. Her akşam Hoca Efendinin izin verdiği iki çocuk önceden çıkar, eşeğin yularını, semerini merdiveni hızla indik. Abdurrahman Çelebi yiyemediği otların üzerine uzanmış yatıyordu. Tekmeleyerek yerinden kaldırdık. Yularını, semerini vurduk. Artık ilahi sesleri kesilmişti. Ben cebimden içi enfiye dolu kağıt boruları çıkardım. Usulca eğildim Abdurrahman Çelebi bir şey anlamıyordu. Bu borulardan bir tanesini bütün kuvvetimle burnuna üfledim. Genzine bir tabanca sıkılmış gibi şaha kalktı. İkinci boruyu üfleyemedim. Yularından sıkıca tuttum. Sıçrata sıçrata taş merdivenin önüne doğru götürdüm. Öteki çocuk yanımdan geliyor, gülmemek için sıkı sıkı eliyle ağzını tutuyordu. Hoca Efendi cüppesini giymiş, ağır başlıkla, yavaş yavaş merdivenlerden iniyordu. Çocukların hepsi bir kuş dizisi gibi arkasından iniyorlardı. Eşek şaha kalkıyordu.– Ne olmuş bu hayvana?– Bilmem efendim, uyuyordu…– Gemini yanlış vurmuşsunuz.– Hayır.– Getirin çocuklar da hayretle bakıyordu. Eşeği taş basamağa yaklaştırdım. Tam bu esnada Abdurrahman Çelebi nezleye tutulmuş bir insan gibi Pişih pişih’ diye başını sarstı, bütün çocuklar kahkahaya başladı. Hoca Efendi şaşırdı. Enfiyenin etkisiyle Abdurrahman Çelebi habire hapşırıyordu. Ben sanki hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi– Sizinle eğleniyor efendim, etmişsin…Daha da küstahlaştım– Bunu da falakaya yıkmalısınız.– O,o hayvan…Kahkahalarla katılan çocuklar-Falaka, falaka…’ diye bağrışıyorlardı. Ben onlardan cesaret alarak dedim ki-Ama Hoca Efendi, bu gün okulda, Kim hapşırırsa, şart olsun falakaya yıkacağım.’dediniz. Eğer Abdurrahman Çelebi’yi affederseniz karınız boş ders gibi bir ağızdan ve ahenkle-Karınız boş düşer! Karınız boş düşer diye Efendi bir an şaşırdı. Bineceği zamanlar, Oh benim Abdurrahman Çelebi, oh benim Abdurrahman Çelebi!’ diye diye sevgiyle okşadığı eşeğine dehşetle baktı. Kapının yanından çocuğun biri içeri koşmuş falakayı, değneği çıkartmıştı. Abdurrahman Çelebicik düzensiz aralıklarla durmadan hapşırıyordu, burnunu yere sürmek değnek, elden ele Hoca Efendinin önüne kadar geldi. Çocuklar gülmekten katılıyorlardı. Karınız boş düşer! Karınız boş düşer!… diye ahenkle durmadan tekrarlıyorlardı. Çocuklara mı, eşeğe mi, neye kızdığını bilmeyen Hoca Efendi,elinde olmadan-Yıkınız! emrini yirmi çocuk Abdurrahman Celebi’nin başına üşüştü. Uzun bir uğraşmadan sonra yere yapıştırdık! Arka ayaklarını falakaya taktık. Hoca Efendi sopayı eline aldı. Nallar gibi tak tak’ vurmaya başladı. Eşek debeleniyor, çocuklar bağırıyor, gülüyor, naralar atıyorlardı. Müthiş bir gürültü… Ansızın arkadan bir çocuk-Kaymakam Bey! diye sustuk. Yüzümüzü avlu kapısına çevirdik; siyah pantolonlu, kırmızı fesli, ekşi suratlı bir adam… Sağında solunda birer koltuk görevlisi, dimdik öylece duruyordu. -Ne oluyor, Hoca Efendi? diye Efendi fena halde şaşaladı. Önüne baktı. Değnek elinden düştü. Falakayı tutanlar ise bıraktılar. Kurtulan, ürkmüş zavallı eşek çifte ata ata, kestane ağaçlarının altına doğru kaçıyor, avazı çıktığı kadar anırıyordu. Kaymakam avluya girdi. Yavaş yavaş yürüdü. Okulun önüne geldi. Kaşlarını çatarak hiddetle tekrar sordu– Ne yapıyordunuz?– Şey… efendim…Hoca Efendi kekeliyordu.– Ne?– Şart etmiştim.– Ne demek?– Hapşıran için.– Ne hapşıranı?– Eşek hapşırdı.– Eşek mi hapşırdı?– !…– !!!– Çocuklar, hem hapşırıyor, hem gülüyordu. Kaymakam, ağır başlılığına dokunan bu arsızlığa hiddetlendi. Isıracak gibi dişlerini göstererek-Defolun bakıyım oradan, terbiyesizler!… korktuğumuz için, hemen şaşkın, perişan halde yere bakan Hoca Efendiye döndü-Benimle beraber önde, koltuk görevlileriyle Hoca Efendi arkada, çıkıp olup bitenlerden sonra, okulda ne falaka gördük, nede Hoca Efendiyi!Şimdi kimi hapşırırken görsem, küçükken yaptığım bu tuhaf muzipliği hatırlarım. Gülümserim. Kalbimde belirsiz tuhaf bir acı sızlar. Benim yaptıklarımdan dolayı hocalıktan kovulan, ihtimal aç kalan bu aksakallı, fakır ihtiyarın zavallı hayali karşıma dikilir. Aradan zaman geçtikçe hafifleyecek yerde, daha da büyüyen bir vicdan azabı bunun gibi, hayattaki her gülünç şeyin altında görünmez bir acı gerçek yok mudur?ÖMER SEYFETTİN8. Sınıf Türkçe Ders Kitabı Meb Yayınları 1. Tema Erdemler Sayfa 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19 İyimserlik ve Kötümserlik Üzerine Metni Etkinlik Soruları ve Cevapları ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz. Salih TEKİN/ERZURUM, DHAOluşturulma Tarihi Haziran 04, 2020 0910TÜRK Kızılay Doğu Anadolu Bölge Kan Merkezi Müdürlüğü, yeni tip koronavirüs covid-19 tedavisini tamamlayıp, iyileşen hastaların immün plazma bağışı için seferberlik düzenledi. Bölge müdürlüğünde kurulan özel ekip, tedavisi tamamlanan hastaları bağışa ikna ettikten sonra araçla evlerinden alarak kuruma getiriyor. Burada yapılan işlemle plazma alınıyor. Covid-19 hastalığının tedavisinde etkili olan immün plazma bağışı için Türk Kızılay Doğu Anadolu Bölge Kan Merkezi Müdürlüğü çalışma başlattı. Bölge Müdürü Dr. Abdullah Özer ve görevlendirdiği ekipler, bölgede Covid-19 hastalığı tedavisi gördükten sonra iyileşen vatandaşların bilgilerini alıp, onlarla iletişime geçiyor. Plazma bağışı için uygun olan hastalarla görüşen Kızılay görevlileri, bağışın tedavi için önemini anlatıyor. Plazma bağışına ikna edilen kişiler, Kızılay tarafından gönderilen araçla evlerinden alınarak kan merkezine getiriliyor. Burada yapılan test ve tetkiklerden sonra uygun bulunan vatandaşlardan immün plazma bağışı alınıyor.'SİZ KURTULDUYSANIZ BAŞKASININ HAYATINI DA KURTARABİLİRSİNİZ'Bayburt'ta bir kurumda temizlik işçisi olarak çalışırken covid-19 hastalığına yakalanan ve tedavi süreci sonrası iyileşen 2 çocuk babası Melikşah Memiş 31 ile 4 çocuk babası Hasan Ersoy 57, immün plazma bağışını kabul etti. Kızılay'a ait araçlarla Erzurum'a getirilen Memiş ve Ersoy, gerekli testlerden sonra plazma bağışında çok rahat atlattığını söyleyen Melikşah Memiş, plazma bağışıyla hayat kurtarmanın çok önemli olduğunu söyledi. Hastalıktan iyileşenlere de bağış çağrısı yapan Memiş, "Şunu düşünmelerini istiyorum, sizin hayatınız kurtulduysa kan vererek bir başkasının da hayatını kurtarabilirsiniz" sonrası testlerinin temiz çıktığını belirten Hasan Ersoy ise hastalara yardımcı olmak için plazma bağışında bulunduğunu kaydetti.'HASTALARA UMUT OLMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ'Covid-19 salgınıyla mücadelede tedavide immün plazmanın önemli bir yeri olduğunu belirten Dr. Abdullah Özer, kurum olarak seferberlik başlattıklarını söyledi. Dr. Özer, "Türk Kızılay olarak covid-19'a yakalanmış hastalığı yenmiş bağışçılarımızın plazmalarını alıp yoğun bakım sürecinde olan, hastalıkta mücadele eden hastalara umut olmak için immün plazma nakli için çalışıyoruz" diye müdürlüğü olarak bugüne kadar 31 kişiden immün plazma bağışı aldıklarını vurgulayan Özer, şunları söyledi"Sağlık Bakanlığı'ndan iyileşen hastaların bilgilerini aldıktan sonra kendileriyle iletişime geçiyoruz. Kurumda oluşturduğumuz ekip önce telefonla görüştüğü vatandaşla görüşüyor, plazma bağışı kriterlerine uygun olup olmadıklarını belirliyoruz. Görüşme sonrası bağışı kabul eden vatandaşı bulunduğu yerden araçlarımızla alarak bölge merkezine getiriyoruz. Burada kan alma uzmanlarımız plazma bağışı için özel hazırladığımız bölümde gereken işlemi yapıyor. Aldığımız plazmaları öncelikle Erzurum ve bölgemizdeki hastanelerden gelen talepleri karşılıyoruz. Burada aldığımız plazmaları diğer illere de göndererek vatandaşların tedavisinde umut olmaya çalışıyoruz." Sorunu TaratKitaptan resmini çek hemen cevaplansın. Soru Cevap11 ay önce0 Cevap69 Kezkan vererek hayat kurtarmanın önemini vurgulayan bir konuşma sorusunun cevabı nedir? Soru Ara? den fazla soru içinde arama YazBilgilendirme 2022 yılı YKS, AÖF, AUZEF, ATA-AÖF, AÖL, LGS, AÖO, AÖIHL-MAÖL, YDS, TUS, MSÜ, ALES, KPSS, İSG, YKS, DGS, EUS, TYT, AYT, ADES, ADB, Amatör Denizcilik Eğitimi Sınav takvimleri belli olmuştur. Başarılı İşleminiz başarıyla kaydedilmiştir. Başarılı.. Kopyalandı..

kan vererek hayat kurtarmanın önemini vurgulayan bir konuşma